
Hacı Ahmed Niksârî (ks)
37
Bu sayfada yer alan bilgiler Prof. Dr. Kadir Özköse ve Prof. Dr. Halil İbrahim Şimşek tarafından yayına hazırlanan “Altın Silsile’den Altın Halkalar” kitabından alınmıştır.
Hacı Ahmed Niksârî (ks)
Hacı Ahmed Efendi (Zarakol) 1279/1861’de Ordu’ya bağlı Mesudiye ilçesinin Beyseki köyünde doğdu. Babasının adı Yûsuf annesinin ise Marziye’dir.[1] Aslen Mesudiyeli olmasına rağmen medrese hocalığına başladığı dönemden vefatına kadar Niksar’da ikâmet ettiği için Niksarî nisbesiyle anılmaktadır.
Ahmed Efendi’nin altı kardeşi olduğu kaydedilmektedir. Yûsuf Efendi çocuklarının hepsini okutmaya gayret etmekle birlikte bunlardan ancak Ahmed ve Ömer Lütfi Efendiler babalarının hedef gösterdiği aşamaya kadar ulaşabildiler.
Hacı Ahmed Efendi memleketinde babasının gözetiminde başladığı ilim tahsilini yörenin ilim adamlarından devam ettirdi. Daha sonra ilim tahsilini ileri düzeyde geliştirmek üzere İstanbul’a gönderildi. Burada bazı âlimlerden tahsil ettiği dersleri başarıyla tamamlayarak icazet aldı. İcazetli bir hoca olarak memleketi Mesudiye’ye döndü ve talebe okutmakla meşgul olmaya başladı.
Bulunduğu yerdeki çevresinden adını sıkça duyduğu Şiranlı Mustafa Efendi‘yi ziyaret etmek üzere Çorum’a gitti. Ahmed Efendi’ye iltifat ederek ağırlayan Mustafa Efendi’nin mânevî hâlleri onu oldukça etkiledi ve ona intisap etti.
O, bir süre devam eden seyr ü sülûkünü tamamlayarak Mustafa Efendi’den tarikatta irşad ve hilafet icazeti alıp şeyhinin emriyle vazifesini yürütmek üzere Tokat Niksar’a yerleşti.
Ahmed Efendi mânevî sahadaki yetkinliğinin yanı sıra zâhirî ilimlerden icazetli bir hoca olarak Niksar’daki Çilehane Medresesi diye de bilinen Keşfî Osman Efendi Medresesi’nde ders vermeye başladı.
Burada Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesiyle yazılmış birçok eserin yer aldığı kütüphane kurdu. Ancak bu kütüphane vefatından sonra dağıtılmıştır. Hatta onun kitaplarından bir kısmının Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildiği belirtilmektedir.
Niksar’da sevilen bir insan olan Ahmed Efendi’nin Cumhuriyet’in ilanından sonra kurulan İstiklâl Mahkemeleri tarafından, bazı medrese hocalarına yapıldığı gibi, takip ettirilerek sorgulandığı kaydedilmektedir. Fakat herhangi bir mahkûmiyet aldığına dair bilgiye sahip değiliz.
Ahmed Efendi, Şiranlı Mustafa Efendi’nin yerine halife bıraktığı Tokatlı Mustafa Hâki Efendi’yle pîrdaştır. O, ziyaretine gelen insanların ruhlarına hitap ederek mânevî irşadı ve medresede kendisinden ilim öğrenmek isteyen talebeleri yetiştirmeyi 1935’te Niksar’da vefat edene kadar sürdürdü.[2] Aynı zamanda Ulu Cami’de vaizlik yapıp halkı irşad ettti. Sohbetlerinin ve vaazlarının pek çok insan tarafından ilgiyle dinlediği, mülayim huylu ve tatlı bir üslûba sahip olduğu kaydedilmektedir.
1935 yılında Niksar’da vefat eden Ahmed Efendi’nin kabri Melikgazi Mezarlığı’ndadır. Kabrin bugünkü düzenlenmesi Hamideddin Ateş tarafından yaptırılmış olup kitabesinde şu şiir kayıtlıdır:[3]
“Tarik-i Nakşîde erdi kemâle
Âşık idi dâim nûr-i Cemâle
Pîr-i Çorûmî’den terbiye aldıHakikat marifet bahrına daldı
Tokadî Hâki’den aldı hilâfetAhlâkında müzeyyendi letâfet
Sivasî Takî’yle irşad yolundaGayretler gösterdi Tokat ilinde
Garîbullâh’ı Sivas’a edince teslimSenedi meşhurla oldu tesellüm
İhramcı-zâde de nişân-ı hürmetBu yüce velîye vererek kıymet
Altın silsileye yazıldı ismiBurada medfundur o aziz cismi
Şeyh Hacı Ahmed-i Niksârî ŞahınRahmet ummanına daldı Allah’ın
Ruhu için el-Fatiha(1279-1935)
Ahmed Efendinin 9 defa hacca gittiği kaydedilmektedir. Niksar, Tokat, Gümüşhane, Bayburt, Çorum, İskilip, Trabzon ve Erzincan bölgelerinde pek çok müridi olduğu belirtilmektedir. Turhallı Mustafa Efendi, İskilipli Zeynelabidin ve Hacı Faik, Alacalı Bekir Efendi, Tosyalı Mehmet (Cevlikli) Efendi gibi vekiller yetiştirdi.
Vefatına yakın bir dönemde müridlerinin eğitimini bir icazetnâme ile İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak’a devrettiği kaydedilmektedir.

Önceki Halka
Mustafa Takî Sivâsî (ks)
