
Abdullah Mekkî (ks)
31
Bu sayfada yer alan bilgiler Prof. Dr. Kadir Özköse ve Prof. Dr. Halil İbrahim Şimşek tarafından yayına hazırlanan “Altın Silsile’den Altın Halkalar” kitabından alınmıştır.
Abdullah Mekkî (ks)
Abdullah Mekkî, çeşitli kaynaklarda belirtildiğine göre aslen Erzincanlıdır. Ancak uzun yıllar Mekke’de kaldığı için genellikle Mekkî nisbesiyle anılmaktadır.
Hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmayan Abdullah Efendi zâhirî ilimleri tahsilinin ardından mânevî alanda kendini yetiştirmek üzere Bağdat’a gidip Hâlid el-Bağdadî’ye intisap etti. Belli bir süre devam eden seyr u sülûkünü tamamlayarak mürşidinden tarikatta irşad ve hilafet icazeti aldı. Mekke’de bulunduğu süre zarfında Hâlid el-Bağdadî hacca geldikçe onunla görüşmeleri devam etti.
Hâlid el-Bağdadî, Abdullah Mekkî’ye yazdığı ve ona bazı tavsiyelerini içeren mektubunda onun Allah(cc)’a itaat etmesini ve takva sahibi olmasını, insanlara eziyeti (özellikle Harameyn-i Şerifeyn’de) terk etmesini, kalbî ve bedenî ibadetlere devam etmesini, ibadetin ruhu olarak görülen niyetinde ihlâslı olmasını istemektedir. Çünkü niyet ihlâssız sahih olmaz. İhlâs en büyük fazilettir.
Halid el-Bağdadî ona yönelik tavsiyelerine devam ederek kalbî zikre devam edip ondan ayrılmamasını, Kur’an-ı Kerim’i hıfzedip okumaya devam etmesini, fıkıh ilmiyle meşgul olmasını, devlet yöneticilerin işlerine karışmamasını – ondan karışmasını isteseler bile – ancak umera, vuzera ve devlet reisinin salah ve ıslahına dua etmesini, Allah(cc)’tan küfre ve bidatçılara karşı İslâm’a yardım etmesini istemesini, terk-i vücud etmesini, sünnet-i seniyyeye sarılmasını, mevcuda kanaat ederek tamahtan kendini kurtarmasını ve nafile namazlara (teheccüd, işrak, evvâbîn, duha vs.) devam etmesini öğütlemektedir.[1]
Abdullah Mekkî mürşidinden irşad icazeti aldıktan sonra vazifeli olarak Erzincan’a geldi ve burada kendisinden pek çok kişi tasavvufî terbiye aldı. Bunların arasından Muhammed Vehbi’ye (Terzi Baba) (ö.1264/1847) tarikatta irşad ve halifelik icazeti vererek oradan Erzurum’a geçti.
Onun Erzincan’a gelişinin Bağdat yoluyla mı yoksa başka bir istikametten mi (deniz yoluyla farklı bir güzergahtan) olduğu konusunda herhangi bir açık bilgiye ratlanmamakla birlikte dönüşünü geliş yolundan yaptığı rivayet edildiği için birinci ihtimal daha güçlüdür. Çünkü onun Erzurum’dan Bağdat’a, oradan Kudüs’e ve buradan da Hicaz’a döndüğü kaydedilmektedir.
Halid el-Bağdadî bir mektubunda Abdullah Efendiye Mekke’yi terketmemesini ve orada irşad vazifesini yürütmesini istemektedir. Abdullah Efendi mürşidinin bu emrinden bir müddet sonra basur rahatsızlığına mübtela oldu.
Müridlerinden Süleyman Efendi Taif’in havasının ona iyi geleceğini söyleyerek oraya gitmesini önerdi. Fakat Abdullah Efendi şeyhinin kendisine Mekke’yi terk etmemesini telkin ettiğini ve her ne sebeple olursa olsun üstadının bu emrini çiğneyemeceğini belirterek gitmemiştir.[2]
Mekke’de de diğer bölgelerde olduğu gibi birçok mürid ve halife yetiştiren Abdullah Mekkî Efendi vefatına yakın bir dönemde Mekke’deki tekkesine Süleyman b. Hasan el-Kırımî’yi halife olarak tayin etti. Abdullah Efendi Mekke’de vefat etti. Şiranlı Mustafa Efendi dışında Anadolu’da Yanyalı Mustafa İsmet (ö.1289/1873), Mustafa Hudavendî (ö.1310/1890) gibi halifeleri vasıtasıyla da silsilesi devam ettirilmiştir.
Altın silsile sayfamızda onun, halifesi Yahya Dağıstânî ile devam eden silsilesi verilmektedir.

Önceki Halka
Mevlânân Hâlid-i Bağdâdî (ks)
